İda yani günümüzdeki adıyla Kaz dağlarının eteklerinde kurulmuş olan Küçükkuyu’nun eski adı Gargaron idi. Bir süre Lidya, Pers ve Bergama Krallıkları sınırlarında olan Gargaron, daha sonraları Bizans hakimiyetine girmiştir. Uzun bir süre Bizans hakimiyetinde kalan Gargaron doğa güzellikleri, denizi ve stratejik konumu ile birçok kez istilaya uğramıştır. Rumların kültüründen izler taşıyan gargaron Cumhuriyet kurulduktan sonra 1924 yılında Girit ve Midilli de yaşayan Türklerin mübadeleyle buraya verilmesi, ayrıca yörük ve Türkmen boylarının buranın çevresinde köyler kurmasıyla bugünkü halini almıştır. Ayrıca Karadeniz’den gelen balıkçılarında bu süreçte etkileri olduğu bilinmektedir.

Sakallı Zeytinyağı Fabrikası

Mitoloji tanrılarının balaylarını geçirdiği, Afrodit’in Hermes’le aşk yaşadığı, Paris’in Helena’ya aşkını sunduğu zümrüt taçlı efsanevi İda (Kaz) Dağı’nın eteklerindeki Küçükkuyu’ya hoşgeldiniz. Çanakkale İline bağlı beldemiz Küçükkuyu, Doğal güzellikleri, denizi, deniz ürünleri, şifalı suları ve bitkileri, temiz havası, taş yapıları, tarihi değerleri ve tabii ki zeytin-zeytinyağları ve üç bin yatak kapasitesi ile turizm alanında atılım yapma potansiyeline sahip kapasitesi ile, Edremit Körfezi’nin ve dünyanın gizli turizm cennetlerinden bir tanesi. Küçükkuyu’nun temiz denizi ve şirin bir balıkçı limanı var. Balığı her zaman bol. Güzel motelleri bestdatingsitesrating.com ve düzenli yapılanması ile dikkat çekiyor. Küçükkuyu da tüm Kuzey Ege’ye hakim zeytin ağaçlarından kısmetine düşeni almıştır. Dünyanın en nefis, düşük asitli ve kendine has güzel kokulu zeytinyağı bu bölgede yetişen zeytin ağaçlarından çıkar.

Eski Gümrük Binası , Şimdiki Belediye Binası

Çanakkale’nin Küçükkuyu beldesinin körfeze hakim iki köyü var ki diğer köylere pek benzemez. Neden derseniz eğer; Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınan bu köyler, Rum ve Türk kültür izlerini taşıması ve orijinal taş yapısıyla yerli ve yabancıların dikkatini çekmesinden dolayı özel bir konuma getirilmiş. Köyler, doğal dokusu, dağ ve denizin muhteşem uyumlu ahengi sayesinde soft turizm açısından gelecek vaad ediyor.Yaz aylarında irili ufaklı bir çok yatın demirlediği Küçükkuyu sahillerinde deniz ürünlerinin ve yöreye özgü ot yemeklerinin (Semiz Otu, Evegömeci, İndibağ, Arapsaçı, Acıfiliz, Gelincik, Labada vs.) her çeşidini birbirinden kaliteli restorantlarda cazip fiyatlarla yiyebilirsiniz. Deniz, dağ ve termal turizmin birarada yaşandığı bu güzel beldede keyifli tatiller geçirmeniz dileğiyle…

Küçükkuyu Jandarma Karakolu Önü

Küçükkuyu’nun en meşhur yerlerinden biridir. Altar, kelime anlamı ile sunak demektir. Tanrı Zeus, Troy ile Akha’lar arasındaki savaşı bu sunaktan izlemiştir. Sunağın altında bulunan oda büyüklüğündeki, içinde su bulunan sarnıça Zeus Mağarası denmektedir. Homeros’un İlyadası’nda Tanrı Zeus’un Hera’yı gördüğü ve aşık olduğu yer olarak anlatılan Zeus Altarı, Küçükkuyu’dan 3 km uzaklıkta bir tepenin üzerindedir. Edremit Körfezi’ne kuşbakışı bakan ve çok güzel bir panoramaya sahip olan Altar’ın hemen yanında Çanakkale Savaşları’na katılan Erdem Dede’nin yatırı bulunmaktadır.

Şifalı sularında derman aramaya gelenlerle dolup taşan kaplıcalar rivayete göre Afrodit tarafından bulunmuş. Tanrıça Afrodit tarihte bilinen ilk güzellik kraliçesidir. Cüzzam hastalığına yakalanarak güzelliği kaybolan Afrodit, Tanrı Zeus tarafından yanından uzaklaştırılır. İda Dağı’nda gezerken bir kurdun suyun çıktığı mağaraya girdiğini görür. Buradan çıkan 42°lik şifalı sularda hergün yıkanan Afrodit cüzzamdan kurtularak eski güzelliğine yeniden kavuşur.Afrodit Kaplıcaları’nda 5 kişilik bir havuz ile 5 tane küvetli banyo odası var. Su sıcaklığı 43°, Ph değeri 7’dir. Konaklama imkanı olan kaplıcalar çam, zeytin ve meyve ağaçları arasında sakin, sessiz ortamıyla huzur veriyor.

Jandarma Karakolunun Önü

Küçükkuyu’ya hayat veren Mıhlı Çayı cömertçe sergilediği doğal güzellikleriyle mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Bölgeye giden yolun 5 km sonrasında karşınıza çıkan Başdeğirmen mıntıkası ünlü bir mesire yeridir. Mıhlıçay’ın bereketi toprağa öyle yaramış ki, ağaçlardan gökyüzü görünmüyor. Burada Rumlardan kalma bir değirmen var. Su yolları ve taşları aynen muhafaza edilen değirmen restore edilmiş. Roma döneminden kalma kemerli bir köprü de bu değirmene eşlik ediyor. Değirmenin bir kaç km sonrasında yüzülebilecek ölçülerde harika bir gölet ve bu gölete akan harika şelaleler bulunmaktadır.

Küçükkuyu-Assos arasında bakirliğini korumuş harika koylar vardır. Tertemiz deniz suyu etkiler insanı. Kadırga Koyu, iyi bir turizm beldesi olmaya aday yerlerden bir tanesidir. Aynı zamanda doğal yaşamın tahrip edilmemesi için doğal sit alanı ilan edilmiş. Kadırga Koyu’nda bugüne kadar irili ufaklı 14 turistik tesis yapılmış, ama hiç birisi doğayı bozmamıştır. Gürültülü şehir yaşamından uzaklaşmak isteyen insanların aradıkları yer burasıdır diyebiliriz. Kadırga Koyu’nda sizi rahatsız edebilecek tek gürültü kuş sesleridir. Aynı zamanda Mavi Bayrak sahibidir.

Doğayla tarihin, dağla denizin iç içe geçtiği Assos; Aristo’nun yüzlerce yıl önce kurduğu felsefe okulu, Midilli Adası’nı kucaklayan antik kenti ve bohemlerin tercih ettiği iskelesiyle, yüzyıllık taş evleriyle modası hiç geçmeyecek bir klasiktir.Ünlü Athena Tapınağı M.Ö. 6.yüzyılda burada inşa edilmiştir. Dor tarzıyla yapılmış olan bu tapınak yeniden restore edilmiştir. Tapınak kalıntıları arasından sızan ay ışığını görmek için orada bulunmalı ya da erken kalkıp Akropol üzerinden şafağın doğuşunu, tepeden Edremit Körfezi’nin muhteşem manzarasını görmelisiniz. Böylece neden bu cennet gibi bölgenin seçildiğini taktir edeceksiniz.